Nöral Terapi: Otonom Sinir Sistemi Tedavisi

Nöral terapi bir regülasyon tedavisi yoludur. Nöral terapi ya da diğer adıyla nöral tedavi, iyileşme süreci için bedene düzenleyici ve uyarıcı sinyaller gönderilmesidir. Etkilediği ana bölge, otonom sinir sistemidir.

Otonom sinir sistemi, vücudun her bölgesine uzanan bir sistemdir. Hücrenin elektriksel potansiyeli, hücreler arası sıvı ve sinirlerin oluşturduğu komplike bir mekanizması vardır.

Nöral terapide otonom sinir sisteminin uyarılması sonucu iyileşme sürecinin hızlanması hedeflenir.

Sağlıklı bir kişinin vücudu; iç ve dış dengeyi korumak, en az enerjiyle en verimli işleri gerçekleştirmek gibi görevlere sahiptir. Bu olay regülasyon kapasitesi olarak tanımlanır. Regülasyonun sürekli devam ettirilmesi; pek çok organ, doku ve sistemin olumsuz olaylardan etkilenmemesini sağlar.

Vücut regülasyonu, parasempatik ve sempatik sinirlerin otomatik olarak gerçekleştirdiği bir durumdur. Aynı hedefleri farklı maddelerle ve zıt şekilde uyaran bu iki sinir çeşidi; vücutta asit-baz dengesi, madde alışverişi gibi olayların düzenlenmesinde rol oynar.

Regülasyon kapasitesi aşıldığında ve vücut dengesi korunamadığında kişide hastalık belirtileri ortaya çıkar. Nöral terapi, bu bozulmuş regülasyon kapasitesini eski haline getirmek için uygulanır. Yapılan müdahaleler sonucu kişinin normal sağlık ritmine kavuşması beklenir.

Nöral terapi, birçok klinikte hastalara önerilen tedavi yöntemleri arasında yer alır. Özel Özkaya Tıp Merkezi, istenilen kalite ve titizlikte bir nöral terapi sürecini hastalarına sunar.

Nöral Terapinin Tarihi

Nöral terapinin başlangıcında kokainin keşfi yer alır. Yerel anesteziklerden olan kokain, Pavlov ve Sigmund Freud sayesinde tıbbi tedavilere dâhil olmuştur. 1906 senesinde alman bir cerrahın prokain enjeksiyonu kullanarak yaraların daha kolay iyileştiğini göstermesi, nöral terapi için önemli bir adımdır.

Günümüzde uygulanan modern nöral terapi ise, bir tesadüf sonucu keşfedilmiştir. Ferdinand ve Walter Huneke isimli iki doktor bu keşfin babalarıdır. Sık sık migren atağı geçiren kız kardeşlerine novocaine içeren bir enjeksiyon uygulayarak romatizma ağrılarına çare olmayı düşündüler. Ancak beklenmedik bir şekilde enjeksiyon sonrasında migrenin en tipik özelliklerinden olan baş ağrısı tamamen kayboldu.

Bu düzelme sonrası şaşkına dönen iki doktor, bir dizi deney ve araştırma yaptılar. Tedavi etkisi yaratan maddenin prokain olduğunu keşfettiler. Böylece prokain, lokal anestezinin yanı sıra hastalık tedavisinde de kullanılmaya başladı.

3 yıllık bir çalışma süreci sonrası “Anesteziklerin Bilinmeyen Uzak Etkileri” başlığıyla buldukları önemli bilgileri yayınladılar ve günümüze kadar uzanan nöral terapinin metodunu detaylı açıkladılar. Bu nedenle bazı yerlerde ‘Huneke nöral terapisi’ olarak da bahsedilir.

Nöral Terapinin Etki Mekanizması ve Uygulanma Şekli

Nöral terapinin vücutta yarattığı etkiye dair birkaç teori mevcuttur. Daha çok sinir sisteminde etki gösteren terapinin anlaşılabilmesi için sinir hücreleri ile ilgili bilgiler edinmek gerekebilir.

Bir Alman nörofizyolojist Albert Fleckenstein, hücre zarının içerisi ve dışarısı arasında belirli bir elektriksel potansiyel farkı olduğunu kanıtlamıştır. Bu fark, bazı durumlarda artıp azalsa da regülasyon sayesinde kolayca eski seviyesine geri döner.

Uyarı sonucu elektriksel potansiyeli düşmüş hücre tekrar istenilen seviyeye dönemediğinde bir hastalık oluştuğu düşünülür. Nöral terapide uygulanan lokal anestezikler, bozulan potansiyel dengesini düzeltir. Böylece hastalık nedenini ve sonuçlarını ortadan kaldırır.

Nöral terapide izlenen yol, genellikle vücudun bazı bölgelerine yapılan küçük iğnelerdir. Bu iğneler organlara, dokulara, ameliyat yaralarına, bazı sinir bölgelerine uygulanabilir. Enjeksiyon, bölgede güçlü bir uyarılmaya ve iyileşme sürecine yönelimi sağlar.

Nöral terapinin amacı iğne uygulanması değil, sinir sisteminde biyoelektriksel birtakım değişikliklere yol açmaktır. Bu sebeple enjeksiyon tedavisi olarak tanımlanabilir.

Seyreltilmiş prokain ya da lidokain, nöral terapide sıkça tercih edilen lokal anesteziklerdir. Ağrılı bölgede veya hastalığın ortaya çıkmasındaki bozukluğun görüldüğü kısma uygulama yapılır. Verilen anestezik maddeler, bozulmuş dokuları düzeltir ve hücrenin elektriksel potansiyelini normal seviyeye çeker.

Düzenli yapılacak seanslar, nöral terapiden alınan verimi bizlere gösterir. Genellikle haftada 2-3 seans uygulanması tavsiye edilir. Tedavi sürecindeki seansların sayısı ve sıklığında farklılıklar olabilir. Hastalığın şiddeti, vücuttaki bozulmuş alanların çokluğu ve kişinin iyileşme eğilimine yönelik bir süreç izlenir.

Seanslar yaklaşık 5 dakika sürer. Kullanılan iğneler oldukça ince uçlu olduğundan herhangi bir ağrı hissi oluşmaz. Birinci ve beşinci seans arasında nöral terapinin etkileri gözlenmeye başlar. Böylece tedavinin etki derecesine bakılarak toplam kaç seans gerekeceği hesaplanır.

Nöral Terapi Kimlere Uygulanabilir? Kimlere Uygulanmaz?

Nöral terapi, genelde ilaç tedavisi bulunamamış hastalıklarda başvurulan modern tıp yöntemleri arasındadır. Pek çok yaş grubu ve kişide etkili bir iyileşme sürecine katkıda bulunur.

Hamile ya da çocuk emziren kişiler, nöral terapiden faydalanabilir. Kronik bir ağrısı olan ve sağlıklı herkes, kolayca nöral terapiye yönelebilir. Ayrıca çocuk, genç, yaşlı her yaştan kişiye uygulama yapılabilir.

Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıkları vb. hastalıklara sahip olup düzenli ilaç kullanan kişiler; nöral terapi metoduyla iyileşebilir. Ancak kortizon ilacı vücudun fonksiyonları baskıladığı için tedavinin etkinliğinde azalmaya yol açar.

Nöral terapinin uygulanabileceği gruplardan daha çok uygulamadan uzak durması gereken gruplar bilinmelidir. Terapi sebebiyle herhangi bir olumsuz durum olabilecek kişiler, başka bir tedavi yönteminden yararlanmalıdır.

Akıl sorunları yaşayan ağır psikiyatri hastalarına, nöral terapi uygulamasına giremez. Kan sulandırıcı kullananlar, regl dönemindeki kadınlar, kronik bir enfeksiyonu bulunanlar, ağır kanser hastalığı olanlar nöral terapi uygulanmaması gereken gruplardır. Kadınların regl dönemi geçtikten sonra uygulanma yapılması herhangi bir sorun teşkil etmez.

Myastenia gravis, Parkinson ve multiple skleroz hastaları, kalp yetmezliği, II. ve III. derece AV kalp bloğu olan hastalar, pıhtılaşma bozukluğu sorunu yaşayanlar, malign veya ruhsal hastalığı olanlar, akut cerrahi endikasyonu durumlarına nöral terapi asla yapılmamalıdır. Tiroid için atom tedavisi alan kişiler 6 ay, tiroid sintigrafisi çektiren kişilerse 1,5 ay nöral terapiden uzak durmalıdır.

Nöral Terapi Hangi Hastalıklarda Etkilidir?

Nöral terapi, pek çok hastalığın tedavisinde uygulanır. Özellikle klasik tıp yöntemleriyle çözülememiş, uzun süreli ve geçmeyen ağrılarda etkisini gösterir. Sadece bir tedavi yöntemi olmayan nöral terapi; bağışıklık sistemi güçlendirme, vücudu düzenleme ve sağlıklı halin sürdürülmesi gibi işlevlere sahiptir.

Migren
Migren, günlük hayatı oldukça etkileyen hastalıklardan biridir. Ense, şakak ya da göz çevresinden yayılan baş ağrısı, hastalığın en karakteristik özelliğidir. Baş ağrıları genelde ataklar haline oluşur. Bir atak yaklaşık 4 saat sürebilir ve ayda 8’den fazla atak görülmesi kronik migren tanısı konmasını sağlar.

Migrenin ne sebeple ortaya çıktığı tam olarak bilinemese de beyin kimyasallarındaki dengesizliğin oldukça büyük bir etken olduğu düşünülür. Migren ağrılarının sıklaşması ve şiddetlenmesi sonucu, bir nöroloji uzmanı tavsiyesiyle nöral terapiye başlanabilir.

Eklem Hastalıkları
Kas ve iskelet sisteminde olumsuz etkiler yaratan hastalıklar eklem hastalıkları başlığı altında toplanır. Menisküs, eklemde sıvı azalması, ödem gibi pek çok ciddi sorun kişinin sağlığında negatif sonuçlar doğurur.
Erken dönemde eklemi korumak ve oluşabilecek herhangi bir harabiyetten eklemi uzak tutmak tedavide önem taşır. Çoğunlukla yorgunluk ve halsizliğe ek olarak sinir ve eklem ağrıları hissedilir.
Eklem hastalığını patolojik ve histolojik açıdan değerlendirerek kesin bir tanı konulması ilk aşamadır. Normal bir radyolojik inceleme, tomografi, MR ve sintigrafik incelemeler hastalığın teşhisi için başvurulan yöntemlerdir.

Fıtık (Herni)
Organ ya da dokunun olması gereken yerden kayarak dışarı doğru yönelmesi sonucu fıtık oluşumu görülür. Bel ve boyun bölgesi fıtıkları, omurlar arasındaki disklerin yerinden çıkmasıyla meydana gelir. Nöral terapinin en sık uygulandığı fıtıklar, bel fıtığı ve boyun fıtığıdır.

Romatizma
Kas iskelet sisteminde ağrı ve hareket kısıtlılığı romatizma olarak isimlendirilir. Bazı durumlarda iç organlara kadar bir etki alanına yayılır. Hemen hemen her yaşta görülebilen romatizma, bağışıklık sisteminde zayıflamaya yol açar.

Birbirinden farklı yüzlerce hastalık ve ağrı çeşidi, nöral terapi metoduyla kolayca önlenebilir. Özkaya Tıp Merkezi’nde uygulanan nöral terapi sayesinde, kişinin günlük hayatına dönmesi ve sağlıklı halini koruması desteklenir.

دردشة مفتوحة
1
مرحبا كيف يمكننا مساعدتك؟
مرحبا كيف يمكننا مساعدتك؟